ACİZ BELGESİ-TASARRUFUN İPTALİ
Dairesi :
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU
Esas
No : 2005/15-100
Karar
No: 2005/119
Tarihi
: 02.03.2005
Taraflar
arasındaki "tasarrufun iptali" davasından dolayı yapılan yargılama
sonunda; Hayrabolu Asliye Hukuk Mahkemesince davanın REDDİNE dair verilen
18.12.2002 gün ve 2000/364-2002/392 sayılı kararın incelenmesi Davacı vekili
tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 30.10.2003 gün ve
5707-5100 sayılı ilamı ile ;
(...
Dava, İİK'nın 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali istemine
ilişkindir. Mahkemece, geçici ya da kesin aciz belgesinin sunulmadığından
bahisle reddolunmuş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Borçlu hakkında
Hayrabolu İcra Müdürlüğünün 1999/1130 sayılı dosyası ile 301.544.043 TL'nin
tahsili için takip yapılmış, 27.11.2002 tarihinde borçlunun evinde yapılan
hacze ilişkin tutanakta hacze değer mal bulunamadığı belirtilmiştir. Bu
tutanak, İİK'nın 105. maddesinde gösterilen geçici aciz belgesi niteliğindedir.
Dairemiz uygulamasına göre aciz belgesi dava tarihinden önce veya sonra hatta
mahkeme kararının Yargıtay'ca bozulmasından sonra bile ibraz edilebilir.
Bu
durumda borçlunun aciz hali gerçekleştiğinden ve tasarrufta bulunulan kişi de
borçlunun abisi olduğundan İİK'nın 278. maddesinin şartları davada vardır.
Mahkemece tasarrufun alacak ve fer'ileriyle sınırlı olacak şekilde iptaline
karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde davanın REDDİNE karar
verilmesi doğru olmadığı gibi, kabule göre de dava şartının yokluğu sebebiyle
reddedilen davada, davalılar için maktu vekalet ücretine hükmedilmesi yerine
nispi avukatlık ücreti takdiri de yanlıştır...) Gerekçesiyle bozularak dosya
yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki
kararda direnilmiÅŸtir.
Hukuk
Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği
anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava,
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 277 ve devamı maddelerine dayalı
tasarrufun iptali istemine iliÅŸkindir.
A-
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı/alacaklı
banka vekili 08.12.2000 tarihli dava dilekçesinde: Hayrabolu İcra Müdürlüğünün
1999/1130 sayılı dosyasında davalılardan borçlu Remzi aleyhine icra takibi
yaptıklarını, borçlunun taşınır ve taşınmaz mallarını satması nedeniyle
müvekkili bankanın alacağını tahsilde zorlandığını, borçlunun takipten iki ay
evvel de adına kayıtlı olan 59 X 6028 plaka sayılı minibüsü takipten kurtulmak
için diğer davalı kardeşi Feyzullah'a görünürde sattığını, aracın zilyetliğinin
halen kendisinde olduğunu, ifadeyle, İİK'nın 277. maddesi gereğince tasarrufun
iptali ile müvekkili adına haciz ve satış isteme yetkisinin tanınmasına karar
verilmesini istemiÅŸtir.
B-
Davalı Tarafın Cevabının Özeti:
a) Davalılardan borçlu/Remzi vekili cevabında:
minibüsün diğer davalı ile müvekkili arasında satışa konu olduğunu, ancak bu
satışın takipten kurtulmaya değil davacı dışında borçlu olunan diğer bankalara
borç ödemek için ve değerinden noksan olmamak üzere yapıldığını, müvekkilinin
aynı minibüste bu defa yevmiyeli olarak çalıştığını, ifadeyle davanın reddini
savunmuÅŸtur.
b) Davalı/lehine tasarrufta bulunulan borçlunun kardeşi Feyzullah'ın aynı
avukatı vekil tayin ettiğine ilişkin vekaletnamesi var ise de vekil
dilekçelerini sadece Remzi vekili olarak vermiş, ancak duruşmadaki beyanlarında
aynı hususları tekrarla müvekkili diğer davalı Feyzullah yönünden de davanın
reddini savunmuÅŸtur.
C-
Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Yerel Mahkeme: "... Davacı (alacaklı)
Banka davalı Remzi aleyhine 1.026.244.967 TL'lik icra takibi başlatmış, ancak
alacağını tamamen alamadığını gösteren kesin aciz belgesi veya geçici aciz
belgesi sunmamıştır. Aciz belgesi bu davalar için yargılama koşulu olup İİY'nin
277. maddesi dava açabilecekleri elinde geçici veya kesin aciz vesikası bulunan
alacaklı olarak belirlemiş olup, aciz hali dava açılırken saptanmış olmakla
birlikte belge daha sonra alınıp mahkemeye sunulduğunda dahi dava görülecektir.
Olayımızda davacı 27.11.2002 tarihli borçlunun gıyabında yapılan hacze ait
tutanağı İİK'nın 143. maddedeki geçici aciz belgesi niteliğiyle ibraz etmişse
de dava tarihinin 7.12.2000 oluşuna göre dava koşulunu gerçekleştiren belge
sayılmadığından, başka deyişle dava tarihi itibariyle geçici aciz belgesinden
bahsedilemeyeceği gibi kesin aciz belgesi de sunulmadığından davanın REDDİNE
karar vermek gerekmiştir...) Gerekçesiyle (işin esasını incelemeksizin dava
şartı yönünden) davanın REDDİNE karar vermiştir.
D-
Temyiz Evresi, Bozma Ve Direnme:
Davacı vekili temyizinde, mahkeme tarafından
verilen mehil üzerine ibraz ettikleri 27.11.2002 tarihli haciz belgesinin
geçici aciz belgesi olduğunu, bu belgenin bulunmadığı gerekçesine dayalı
kararın bozulmasını, istemiş; Özel Dairece ibraz edilen belgenin geçici aciz
belgesi niteliğinde olduğu vurgulanarak yukarıda başlık bölümünde yer alan
gerekçeyle hüküm bozulmuştur.
Yerel
Mahkeme: "... İİK'nın 277. maddesi gereğince elinde geçici veya kesin aciz
vesikası bulunanlar tasarrufun butlanını sağlayacak iptal davasını açabilir.
Dava şartı Mahkemece kendiliğinden gözetilip, eldeki davada 8. celseye kadar bu
konu gözden kaçırılmış, 8. celsede aciz vesikası sunması için davacıya süre
verilmiş, davacı süre gereğini yerine getirmediği halde takip eden 9-10-11- 12
celselerde taraf mazereti ve düplik layihasına ilişkin ara kararları
verildikten sonra 13. celsede 15.11.2002'de davacı yana ikinci ve son kez mehil
verilmiş, takip eden celsede davacı geçici aciz vesikası olarak 27.11.2002
tarihli borçlunun gıyabında düzenlenmiş "hacze değer eşya
bulunmadığı" dair haciz tutanağını sunmuş, mahkememiz dava şartı
yokluğundan davayı reddetmiştir. Borçlu 22.11.2002'de yenileme dilekçesinin tebliğinden
üç gün sonra mal beyanı dilekçesi vererek, Aydınlar Köyünde babadan kalma ev
yerindeki (arsa) miras hissesini borca karşılık beyan etmiştir. Alacaklı
27.11.2002' de borçlunun Aydınlar Köyündeki evine gidilerek borçlunun
yokluğunda evde hacze değer mal bulunmadığına dair düzenlenen haciz tutanağını
geçici aciz vesikası olarak sunmuştur. Bu tutanak düzenlenirken borçlu hazır
olup, başkaca malı olmadığına dair beyanda bulunmasaydı bunu da imzalasaydı
22.11.2002'deki mal beyanı dilekçesine rağmen dava şartının yerine geldiğinden
bahsedilebilecekti, oysa, dava tarihi itibariyle borçlunun haczedilebilir malı
vardır. Üstelik bu malda başka hacizler dahi olsa aciz halinin varlığı
kanıtlanmış olmazken, düzenlenen haciz tutanağının İİK'nın 105. maddede belirtilen
ve alacaklıya İİK'nın 377. maddesindeki hakları veren geçici aciz vesikası
olarak kabulü mümkün değildir. Borçlunun mal beyanı dilekçesi taşınmazın tarifi
açık olarak yapılmamışsa da kefilin imzaladığı kredi sözleşmesindeki kimlik
bilgileriyle Aydınlar Köyündeki taşınmaz kaydının mal sahipleri sicilinden
bulunabileceği açıktır. 27.11.2002 tarihli tutanakta borçlunun imzası olsaydı,
başka deyişle gıyapta değil yüzcek (vicahta) tutulmuş olsaydı Yüksek 15.
HD'sinin bozma kararının doğru olacağı, bu haliyle dava tarihinde İİK'nın 105.
maddesi anlamında geçici aciz vesikası sunulmamış, böylece dava koşulu
gerçekleşmediğinden mahkememiz önceki kararında ısrarla davanın REDDİNE karar
vermiştir..." Gerekçesiyle önceki kararında direnerek, (işin esasını incelemeksizin
dava şartı yönünden) davanın REDDİNE karar vermiştir.
Direnme
kararı, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
E-
Gerekçe:
a)
Yasal düzenlemeler ve buna ilişkin açıklamalar:
Dava,
İcra ve İflas Kanunu'nun 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali
istemine ilişkin olup; direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen
uyuşmazlık, davanın görülebilirlik şartlarından olan geçici ya da kesin aciz
vesikasının dosyada bulunup bulunmadığı, noktasında toplanmaktadır.
Öncelikle
konuyla ilgili yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır.
2004
sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun;
"Tutanaklar"
başlıklı 8. maddesinde;
"İcra ve iflas daireleri yaptıkları
muamelelerle kendilerine vaki talep ve beyanlar hakkında bir tutanak yaparlar.
Sözlü itirazlar ile talep ve beyanların altları ilgililer ve icra memuru veya
muavini veya katibi tarafından imzalanır.
İlgililer bu tutanakları görebilir ve bunların örneğini alabilir.
İcra
ve iflas dairelerinin tutanakları, hilafı sabit oluncaya kadar muteberdir."
Denilmekte;
"Borç Ödemeden Aciz Vesikası"
başlıklı 105. maddesinde de aynen;
"Haczi kabil mal bulunmazsa haciz tutanağı 143. maddedeki aciz vesikası
hükmündedir.
İcraca
takdir edilen kıymete (m. 87) göre haczi kabil malların kifayetsizliği
anlaşıldığı surette dahi tutanak muvakkat aciz vesikası yerine geçerek
alacaklıya 277. maddede yazılı hakları verir."Hükmü bulunmaktadır.
Yine
aynı Kanunun 277. maddesinde ise: "İptal davasından maksat 278, 279 ve
280. maddelerde yazılı tasarrufların butlanına hükmettirmektir. Bu davayı
aşağıdaki şahıslar açabilirler:
1-
Elinde muvakkat yahut kati aciz vesikası bulunan her alacaklı,
2-
İflas idaresi yahut 245. maddede ve 255. maddenin 3. fıkrasında yazılı hallerde
alacaklıların kendileri" Hükmüne yer verilmektedir.
Görüldüğü
üzere, İcra ve İflas Kanununun 277. ve devamı maddelerinde düzenlenen iptal
davasının dinlenebilmesi için alacaklının elinde borçlu hakkında alınmış geçici
(İİK. md.105) veya kesin aciz (İİK. md.143) belgesi bulunmalıdır.
Bu bir
dava koşuludur ve bu nedenle Hakimin kendiliğinden nazara alması zorunludur.
Hemen
burada aciz belgesinin ne olduğu açıklanacak olursa;
Aciz belgesi
borçlunun mal varlığının alacaklının alacağını karşılamaya yetmediğini gösteren
tek ispat aracıdır. Haczedilen taşınır ve taşınmazlar hakkında, haczin
yapıldığı mahalde haczi yapan memur tarafından bir tutanak düzenlenir. İİK'nın
102. maddesine göre haciz tutanağına alacaklı ve borçlunun ad ve soyadları,
alacağın miktarı, haczin yapıldığı gün ve saat, haczedilen malların cins ve
miktarı ile kıymetleri ve varsa üçüncü kişilerin iddiaları yazılarak haczi
yapan memur tarafından imza edilir. Ayrıca hazır bulunan alacaklı, varsa
vekili, borçlu, yediemin ve bilirkişiler de tutanağı imza ederler. Borçlunun
haczedilen malları alacağı karşılamaya yeterli olmazsa veya haczi kabil mal
bulunmazsa bunlar da tutanağa yazılır. (İİK. m. 102/son) Alacaklı veya borçlu haciz
sırasında hazır değilse, kendilerine tebligat yapılarak üç gün içinde tutanağı
inceleyip diyecekleri varsa bildirmeleri için davet olunurlar (İİK. m. 103) bu
üç günlük süre yapılan haciz işlemine karşı şikayet süresinin başlamasını
sağlamak amacına yöneliktir.
İcraca takdir edilen kıymete göre haczedilen malların alacağı
karşılamadığı anlaşılırsa buna ilişkin haciz tutanağı da geçici aciz belgesi
sayılır. (m. 105/2) Eş söyleyişle, haciz sırasında borçlunun bir kısım malları
bulunmasına karşın, bunların takdir edilen kıymetine göre takibe konu alacağı
karşılamaya yetmediği anlaşılırsa, buna ilişkin haciz tutanağı geçici aciz
belgesi sayılır. (İİK. m. 105/2) Borçlunun haczi kabil malı bulunmadığının
haciz tutanağında açıkça yazılı olması gerekir. Aksi halde tutanak aciz belgesi
niteliği taşımaz.
Kesin
aciz belgesinde de olduğu gibi borçluya ayrıca aciz belgesi verilmez. Buna
ilişkin haciz tutanağı geçici aciz belgesi hükmündedir. Alacaklıya İİK'nın 277.
maddede yazılı hakları verir. Yani iptal davası açma hakkı verir. Geçici aciz
belgesi kesin aciz belgesinden farklı olarak İİK'nın 68. maddesi anlamında borç
ikrarını havi bir senet niteliğinde değildir.
Kesin
aciz belgesine gelince; icra takibi sonucunda paraların paylaştırılmasından
sonra alacaklıya verilen belgeye kesin aciz belgesi denir. Bu belge İİK'nın
143. maddede açıklanmıştır. Bu belge İİK'nın 68. maddesi anlamında borç
ikrarını havi bir senet mahiyetinde olup alacaklıya iptal davası açma hakkını
verir.
Ayrıca haciz sırasında borçlunun haczedilebilir
hiçbir malı bulunmazsa bunu belgeleyen haciz tutanağı da 143. madde anlamında
kesin aciz belgesi niteliÄŸindedir. Bu tutanak doÄŸrudan doÄŸruya kesin aciz
belgesi yerine geçtiğinden alacaklıya ayrıca bir aciz belgesi verilmez. İcra
memurunun borçlunun haczi kabil malının bulunup bulunmadığını araştırması ve
haciz tutanağında açıkça göstermesi gerekir. Şayet borçlunun haczedilebilir
malının bulunduğu anlaşılmışsa kesin aciz belgesi verilemez.
Aciz
belgesine dayanılarak açılan iptal davası sırasında aciz belgesinin iptali için
dava açıldığı ileri sürülürse ve belgelenirse açılan bu davanın tasarrufun
iptali davasının sonucuna etkisi olacağından ön mesele yapılması gerekir.
Aciz
belgesinin alacaklının yaptığı icra takibi ile ilgili olması gerekir. Bir başka
alacaklının kendi alacağı ile ilgili olarak alınan aciz belgesine dayanılarak
iptal davası açılamaz. Yargıtay uygulaması yerleşik olarak bu yöndedir.
Aciz
belgesi borçlunun mal varlığının alacaklının alacağını karşılamaya yetmediğini
gösteren tek ispat aracıdır. Bu nedenle de aciz belgesine rağmen ve bu belge
dava yoluyla iptal edilmedikçe borçlu; mal varlığının alacaklının alacağını
karşılayabileceğini ileri süremez.
Alacaklının
bu belgelere dayanarak tasarrufun iptali davası açması mümkündür.
Aciz belgesi
niteliğindeki haciz tutanağı 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 8. maddesi
gereğince "aksi sabit oluncaya kadar geçerli belge" niteliğindedir.
Açılan
iptal davasında davacının dayandığı aciz belgesi şikayet veya itiraz yoluyla
icra hakimliğince ortadan kaldırılmadıkça mahkemece gerek re'sen gerekse
davalının savunması doğrultusunda usulüne uygun şekilde düzenlenmiş olup
olmadığı konusunda inceleme yapılamaz. Bu nedenle hukuken geçerliliğini
muhafaza eden aciz belgesinin varlığı halinde borçlunun borcu karşılayacak
başka mallarının bulunduğu, yeterli araştırma yapılmadan aciz vesikası
düzenlenmiş olduğu iddiası dinlenemez.
Borçlu hakkında aciz vesikası alınmamakla birlikte, borçlu kayıp ve adresi
saptanamıyor, tebligatlar da ilanen yapılıp, hakkında bir çok takip bulunuyorsa
bu takdirde aciz hali gerçekleşmiş sayılır.
Aciz
belgesinin varlığı davanın dinlenebilmesi için ön koşul olduğundan bu husus
mahkemece resen (kendiliğinden) araştırılmalıdır. Ne var ki, kesin veya geçici
aciz belgesinin varlığı davanın ön koşulu ise de, bunun davanın açılmasından
önce alınması zorunlu değildir. Davanın açılmasından sonra alınabileceği gibi
temyiz aşamasında ve hatta bozmadan sonra bile alınıp ibraz edilmesi yeterli
olur. Önemli olan husus bu belgenin davanın açılmasından önceki bir takibe
dayalı olmasıdır. Karar kesinleşinceye kadar alınıp ibraz edilmesi mümkündür.
Mahkemece dava açıldığı sırada aciz belgesinin yokluğundan dolayı davanın reddi
mümkün değildir. Dava sürerken ikmali olanaklı dava şartlarındandır.
Dava
ekonomisi bu düşüncenin altında yatan en önemli nedendir. Yargıtay'ın sapma
göstermeyen, yerleşik uygulaması da bu yöndedir.
b)
Somut olay yönünden yapılan değerlendirme ve dayanılan gerekçe:
Yapılan
açıklamalar ışığında somut olay irdelendiğinde;
Hayrabolu
İcra Müdürlüğünün 1999/1130 sayılı (19.11.2002 tarihinde yenilenmekle 2002/665
esas sayılı) dosyasında, alacaklı banka tarafından 13.01.1999 tarihli kredi
sözleşmesine dayanılarak, davalı/borçlunun üçüncü kişiye kefaletinden
kaynaklanan alacak için 301.544.043 TL asıl borcun faiz ve ferileriyle birlikte
tahsili için 21.10.1999 tarihinde ilamsız takibe girişilmiştir. Davalı/borçlu
mal beyanında bulunmuş ve başkaca açıklama yapmadan, babasından olan ev
yerinden hissesi olduğunu soyut olarak bildirmiş; diğer mal varlığını ise
kefili olduğu borçlunun borçlarını ödemek için sattığını ifade etmiştir.
Davalı/borçluya
ait Aydınlar köyündeki ev adresinde 27.11.2002 tarihinde saat: 10.10 da haciz
gerçekleştirilmiş; borçlunun hazır bulunmadığı haciz sırasında annesi
Ümmiye'nin hazır olduğu yaşlı, felçli ve yatalak olduğu, belirtilerek
"borçlunun hacze değer malı bulunmadığı" tutanağa geçirilmiştir.
Tutanak memur, alacaklı vekili ve şoför tarafından imzalanmış, hazır olan
Ümmiye imzadan kaçınmıştır.
Bu tutanak, yukarıda yapılan açıklamalardan da
anlaşılacağı üzere, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 105. maddesinde
gösterilen "geçici aciz belgesi" niteliğindedir ve dava görülmekte
iken ibraz edilmekle dava şartı gerçekleşmiştir.
Zira, yukarıda da açıklandığı üzere, davanın
açılması için bir ön koşul olan aciz belgesinin davanın açılmasından önce
alınması zorunlu bulunmayıp; davanın açılmasından sonra alınabileceği gibi
temyiz aşamasında ve hatta bozmadan sonra bile alınıp ibraz edilmesi
yeterlidir. Nitekim bu gerek davacı/alacaklı yanca yerine getirilmiştir.
Diğer taraftan, borçlunun haciz sırasında hazır
olmaması nedeniyle belgenin yetersizliği ya da geçersizliği olgusu, ayrıca
ilgilisince İcra Hakimliği önünde itiraz ve şikayete konu edilmemişken; tasarrufun
iptali davasına bakan mahkemece konunun resen ele alınıp tartışılması bu
aşamada olanaklı değildir. Eş söyleyişle; içeriği ve yapılan işlemler yönünden
merciinde itiraz ve ÅŸikayete konu edilmemiÅŸ bulunan 27.11.2002 tarihli haciz
tutanağı içerdiği "borçlunun hacze değer malı bulunmadığı" yönündeki
açıklama nedeniyle, yasanın açık hükmüne uygun "geçici aciz belgesi"
niteliğindedir ve borçlunun acz hali gerçekleşmiştir.
Mahkemece;
dava şartı olan aciz belgesinin varlığı gözetilerek işin esasına girilmeli ve
toplanacak delillere göre sonucuna uygun bir karar verilmelidir.
Şu durum karşısında, davanın esasına girişilmeksizin, dava şartı olan
geçerli bir aciz belgesinin yokluğundan bahisle davanın reddi ve bu kararda
direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
Davacı
vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma
kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK'nın 429. maddesi
gereğince BOZULMASINA, 02.03.2005 gününde oybirliği ile karar verildi..
Diğer Yargıtay Kararları
- DUL VE YETİM AYLIKLARININ TAZMİNATTAN İNDİRİLMEYECEĞİNE İLİŞKİN KARAR ASILLARI
- EV KADINININ ÖLÜMÜ HALİNDE DESTEĞİNDEN YOKSUNLUK
- EV KADINININ BEDENSEL ZARARA UĞRAMASI DURUMUNDA TAZMİNAT HESABI
- BEDENSEL ZARARLARDA GÜÇ KAYBI TAZMİNATI YARGITAY KARARLARI
- BEDENSEL ZARARLARDA MALULİYET ARTISI
- SİGORTA ŞİRKETLERİNİN, KUSUR ORANLARINA GÖRE DEĞİL, TÜM SORUMLULARLA BİRLİKTE ORTAKLAŞA VE ZİNCİRLEME
- MALULİYET ARTIŞLARI NEDENİYLE YENİ DAVA AÇILABİLECEĞİNE İLİŞKİN YARGITAY KARARLARI
- ÖĞRENCİLER YÖNÜNDEN TAZMİNAT HESABI
- ŞİKAYETTEN VAZGEÇMENİN TAZMİNAT DAVALARINA ETKİSİ
- ACİZ BELGESİ-TASARRUFUN İPTALİ
- ELEKTİRİK FATURALARINIZDAKİ KAYIP-KAÇAK BEDELLERİN İADESİ
- DOKTORLARIN AİLE BİRLİĞİ MAZERETİNE BAĞLI YER DEĞİŞTİRME SURETİYLE ATANMASINA İLİŞKİN GÜNCEL “YÜRÜTMEYİ DURDURMA†KARARI HAKKINDA.
- İŞ KAZASI NEDENİYLE AÇILAN DAVADA İHTİYATİ HACİZ KARARI VERİLEBİLİR Mİ?
- BOŞANMA KARARINDA YER ALAN ÇEYİZ EŞYASI VE ZİYNET BEDELİ KESİNLEŞMEDEN TAKİBE KONULABİLECEĞİ
- TRAFİK KAZASI • TEDAVİ GİDERLERİ-İŞ GÖREMEZLİK ÖDENEĞİ • SİGORTA ŞİRKETİ
- KARŞILIKSIZ ÇEKTE İCRA MAHKEMESİNİN GÖREV TARİHİ
- İLK DEFADA FAZLA İLİŞKİN HAKLARIN SAKLI TUTULMAMIŞ OLMASI-KESİN HÜKÜM
- TRAFİK KAZASI SONUCU DAVACI YARALANMIŞ OLMAKLA TAKSİRLE YARALAMA EYLEMİ İÇİN CEZA ZAMANAŞIMI SÜRESİNİN 8 YIL OLDUĞU
- MANEVİ TAZMİNAT TAKDİRİ %47 MALULİYET HALİNDE TAKDİR OLUNAN 80.000.00 TL MANEVİ TAZMİNAT YÜKSEK DEĞİLDİR
- AĞIR HASAR GÖRDÜĞÜ GİZLENEN VE KİLOMETRESİ DÜŞÜRÜLEN ARAÇ
- TRAFİK SİGORTACISI TARAFINDAN ÖDENEN TAZMİNATIN RÜCUEN TAHSİLİ DAVASINDA GÖREVLİ MAHKEME ASLİYE TİCARET MAHKEMESİDİR
- HASTANE KUSURU • KALPTE UNUTULAN SARGI BEZİ
- İŞ KAZASI • BAKİYE ÖMÜR • MADDİ TAZMİNAT İLK PEŞİN DEĞER • MANEVİ TAZMİNAT
- KİMLİK BİLGİLERİ ELE GEÇİRİLİP GSM ABONELİĞİ AÇILMASI - MANEVİ TAZMİNAT
- BANKANIN, HESAPLARI KAPATMAYARAK ÜCRET TAHAKKUK ETTİRMESİ VE BU NEDENLE TAKİP YAPMASI HAKSIZ FİİL OLUP MANEVİ TAZMİNAT GEREKTİRİR
- ÖLÜMLE SONUÇLANAN İŞ KAZASI NEDENİYLE MURİSİN YAKINLARINA TAKDİR EDİLMESİ GEREKEN MANEVİ TAZMİNATIN MİKTARI
- KÖPEK ISIRMASI SONUCU ÇOCUĞUN YARALANMASI HALİNDE ANNE VE BABANIN MANEVİ TAZMİNAT İSTEYEBİLECEĞİ
- KOMŞU DAİREDEN SIZAN SUDAN ZARAR GÖRMESİ NEDENİYLE MANEVİ TAZMİNAT
- TRAFİK KAZASI SONRASINDA YARALININ ACİL OLARAK KALDIRILDIĞI ÖZEL HASTANE, GERÇEKLEŞTİRDİĞİ TÜM İŞLEMLER İÇİN YARALIDAN YA DA AİLESİNDEN BEDEL TALEBİNDE BULUNABİLİR Mİ? (RÖPORTAJ)
- TEK TARAFLI TAM KUSURLU OLARAK GERÇEKLEŞEN TRAFİK KAZALARINDA, MÜTEVEFFANIN DESTEKTE BULUNDUĞU KİŞİLER, ARACIN SİGORTACISINDAN TAZMİNAT TALEBİNDE BULUNABİLİR Mİ? (RÖPORTAJ)
- TAZMİNAT DAVALARI HAKKINDA YAPILAN DÜZENLEMELER NELERDİR? (RÖPORTAJ)
- ZORUNLU TRAFİK SİGORTASI BULUNMAYAN KUSURLU ARACIN NEDEN OLDUĞU ZARARLAR İÇİN HERHANGİ BİR SİGORTA VAR MIDIR? (RÖPORTAJ)
- TRAFİK KAZASI SONRASINDA YARALININ ACİL OLARAK KALDIRILDIĞI ÖZEL HASTANE, GERÇEKLEŞTİRDİĞİ TÜM İŞLEMLER İÇİN YARALIDAN YA DA AİLESİNDEN BEDEL TALEBİNDE BULUNABİLİR Mİ? (RÖPORTAJ)
- TRAFİK KAZASINDA VEFAT EDEN KİŞİNİN MİRASÇILARININ MİRASI REDDETMESİNİN DESTEKTEN YOKSUNLUK TAZMİNATINA HERHANGİ BİR ETKİSİ OLUR MU? (RÖPORTAJ)
- CEZA DAVASINDA ŞİKAYETTEN VAZGEÇMEK, HUKUK DAVASINDA TAZMİNAT HAKLARINDAN FERAGAT ETMEK ANLAMINA GELİR Mİ? (RÖPORTAJ)
- TRAFİK KAZASINDA ÇOCUKLARINI KAYBEDEN ANNE/BABA, DESTEKTEN YOKSUNLUK MADDİ TAZMİNATI TALEBİNDE BULUNABİLİR Mİ? (RÖPORTAJ)
- TRAFİK KAZALARINDA, SİGORTACILARIN SORUMLULUĞU NE KADARDIR VE NELERİ KAPSAMAKTADIR? (RÖPORTAJ)
- SİGORTACILAR HANGİ DURUMDA RÜCU EDEBİLİRLER? (RÖPORTAJ)
- TRAFİK KAZALARINDAN KAYNAKLI TAZMİNAT DAVALARINDA ZAMAN AŞIMI VAR MIDIR? (RÖPORTAJ)
- AYNI ARAÇTA BULUNUP, BULUNDUKLARI ARACIN SÜRÜCÜSÜ TAM KUSURLU İSE, YARALANAN KİŞİ YA DA VEFAT EDEN KİŞİNİN YAKINLARI, BULUNDUKLARI ARACIN SİGORTACISINDAN TAZMİNAT TALEBİNDE BULUNUR İSE, SİGORTA ŞİRKETİ ARAÇ SAHİBİNE RÜCU EDER Mİ?
İLETİŞİM DETAYLARI
- BARBAROS MAH. OYMAK CAD. KASR-I SUMER APT. NO:14 KAT:1/3 Kocasinan, KAYSERİ
- TEL : +90 352 233 86 85
- FAKS : +90 352 233 86 85
- ulkehukukburosu@gmail.com
- iletisim@ulkehukuk.org
- İletişim Formu