BEDENSEL ZARARLARDA GÜÇ KAYBI TAZMİNATI YARGITAY KARARLARI
BEDEN GÜCÜ EKSİLEN KİŞİNİN KAZANÇLARINDA BİR AZALMA OLMASA
BİLE
“GÜÇ KAYBI TAZMİNATI†İSTEYEBİLECEĞİNE İLİŞKİN KARARLAR
(1) Bugün uygulamada, kişinin kalıcı sakatlıkları nedeniyle
oluşan beden gücü kaybı nedeniyle, gelirinde ve dolayısıyla mal varlığında bir
eksilme meydana gelmemiş olsa dahi, tazminatın gerekeceği kabul edilmekte ve
bu, “güç (efor) kaybı tazminatı†diye adlandırılmaktadır.
Burada, beden gücü kaybına uğrayan kişinin aynı işi zarardan
önceki durumuna ve diğer kişilere göre daha fazla bir güç (efor) sarfıyla
yaptığı gerçeğinden hareket edilerek bir anlamda zararı, bu fazladan sarf
edilen gücün oluşturduğu kabul edilmektedir.
Davacı, yaralanmasına neden olan trafik olayı sonunda
çalışma gücünü %35 oranında kalıcı olarak kaybettiğini ileri sürerek maddi
tazminat isteğinde de bulunmuştur. Mahkeme, davacının beden gücünde azalmaya
rağmen, çalışma karşılığında gelirinde bir azalma olmadığını tartışarak bu
yoldaki isteÄŸin reddine karar vermiÅŸtir.
Yaralanmalar nedeniyle kişilerin beden bütünlüğünde kalıcı
olarak gerçekleşen sakatlıkların beden gücü kaybına neden olduğu ve bunun
sonucu kişinin mal varlığında eylemli olarak eksilme meydana gelmiş ise, bunun
tazmin ettirileceği tartışmasızdır. Sorun, olayımızda olduğu gibi beden gücü
kaybına rağmen kişinin gelirinde (mal varlığında) bir eksilme olmamış ise
ortaya çıkmaktadır. Bugün uygulamada, kişinin kalıcı sakatlıkları nedeniyle
oluşan beden gücü kaybı nedeniyle, gelirinde ve dolayısıyla mal varlığında bir
eksilme meydana gelmemiş olsa dahi, tazminatın gerekeceği kabul edilmekte ve
bu, güç (efor) kaybı tazminatı diye adlandırılmaktadır. Bu kabul, ilk bakışta
sorumluluk hukukunun, zarar kavramına ters düştüğü ileri sürülebilir. Ancak, burada
beden gücü kaybına uğrayan kişinin aynı işi zarardan önceki durumuna ve diğer
kişilere göre daha fazla bir güç ( efor ) sarfıyla yaptığı gerçeğinden hareket
edilerek bir anlamda zararı, bu fazladan sarf edilen gücün oluşturduğu kabul
edilmektedir.
Bu kabul tarzının ortaya çıkardığı sonuç, tazminat hukuku
kavram ve kurallarına uygundur. Bilindiği gibi, hukuka aykırı olarak
gerçekleşen zararın, zarar görenin kendi imkanlarıyla giderilmesi, sorumluluğu
ortadan kaldırmaz. Kişinin oluşan beden gücü kaybı sonucu meydana gelmesi
kaçınılmaz zararı ( gelir azalması ), bizzat kendisinin "daha fazla bir
güç" harcayarak gidermesi sorumluluktan kurtarma aracı olarak
kullanılmamalıdır. Aksi görüş, zarar gören yerine, hukuka aykırı eylemle zarar
veren kişinin korunmasını ortaya çıkarır ki, bu da hak ve adalet ölçülerine
ters düşer.
O halde, mahkemenin sorumluluk hukukunda kökleşmiş
uygulamayı gözönüne almaksızın ve zarar kavramının belirlenmesinde hataya
düşerek vardığı sonuç usul ve yasaya aykırı olup, hüküm bu nedenle
bozulmalıdır.
4.HD. 19.04.1982, E. 1982/3059 - K. 1982/3938
(2) Meslek hastalığına uğrayan işçinin, aynı işe devam
etmesi halinde, öteki işçilerden daha fazla çaba harcayacağı dikkate
alınmalıdır.
Meslek hastalığına maruz kalan işçi aynı işte çalışmaya devam
etse dahi meslek hastalığından dolayı gördüğü işin niteliği itibariyle diğer
işçilerden daha fazla çaba harcayacağı asıldır. Mahkemece, daha fazla çaba
harcanmadığı olanak içinde görülmekte ise bu husus bilirkişiye
incelettirilerek, davacının diğer işçilere göre daha fazla çaba sarfettiği
sonucuna varıldığı takdirde meslek hastalığına yakalanılan gün yerine,
bilirkişi raporunun düzenlendiği tarihin esas alınması usul ve yasaya
aykırıdır. Bu nedenlerle direnme kararının bozulması gerekir.
HGK.27.03.1974, E. 1971/9-620 - K. 1974/280
(3) Beden gücünün eksilmesi nedeniyle, davacının aynı işi
yürütmesi için daha fazla çaba sarfedip etmeyeceğinin incelenmesi gerekir.
Davacının, davalı müesseseye ait maden ocaklarında
çalışırken meslek hastalığına yakalanarak % 11 oranında işgücünün azaldığı
konusunda uyuşmazlık yoktur. Davacı aynı işte çalışmış olsa dahi, maruz kaldığı
meslek hastalığından dolayı gördüğü işin niteliği itibariyle eskisine ve aynı
işi gören diğer işçilere göre daha çok çaba harcayacağı asıldır. Geleceğin
olasılıklarından ilke olarak işçinin yararlandırılması gerekir. Bu durumda
bilirkişi aracılığıyla işçinin çalışma gücünde meydana gelen azalmadan ötürü
verilen işi yapmak için diğer işçilerden daha fazla bir çaba sarfetmek zorunda
kalıp kalmayacağının tespiti, işçinin daha fazla çaba sarfettiği sonucuna
varılması halinde meslek hastalığına yakalandığı tarihten itibaren meydana
gelen gelir kaybına hükmetmek gerekir.
HGK. 03.05.1974, E.1972/9-165 - K.1974/480
(4) İş kazası sonucu bedensel zarara uğrayan ve sakat kalan
işçi, kazadan önceki ücret ve sair haklarında bir azalma olmadan çalışmaya
devam etse dahi, aynı işi yapmak için öncekine oranla daha fazla bir çaba (
efor ) sarfedeceğinden tazminat isteme hakkı vardır.
Davanın konusu işgöremezlik tazminatının işverenden alınması
isteminden ibarettir. Bu tazminat türü esas itibariyle İş Kanunlarında
düzenlenmemiş olup, uyuşmazlığın İş Hukukunun özellikleri de dikkate alınmak
suretiyle Borçlar Kanununun 46. maddesi hükmünce çözümlenmesi gerekir. Borçlar
Kanununun 46. maddesine göre, "cismani bir zarara düçar olan kimse
külliyen veya kısmen çalışmağa muktedir olamamasından ve ileride iktisaden
maruz kalacağı mahrumiyetten tevellüt eden zarar ve ziyanını ve bütün
masraflarını isteyebilir".
Aslolan tabiatiyle arıza veya sakatlık değil, bu arıza veya
sakatlığın tazminat alacaklısını zarara maruz bırakmasıdır.Zarar gerçekleştiği
takdirde tazminata hükmedilecektir. Ancak İş Hukukunun bir özelliği olarak,
işçi iş kazası sonucu olarak bedeni bir arıza veya sakatlığı müteakip iş
yerinde kazadan önceki ücret ve sair haklarında bir azalma söz konusu olmadan
çalışmaya devam etse dahi, işçi, aynı işi yapmak için öncekine oranla daha
fazla bir çaba ( efor ) sarfedeceğinden tazminat isteyebilecektir.
Bu nedenlerle mahkemece, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen
Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve
yasaya aykırı olup direnme kararı bozulmalıdır.
HGK. 06.05.1983, E. 1983/9-237 - K. 1983/478
(5) Beden gücünün belli oranda yitirilmesi durumunda, fazla
efor yüzünden tazminat gerekir.
Davalının, davacının parmağını ısırarak beden gücünden %6
düşüklük yapacak biçimde malûl bıraktığı adli tıp raporuyla sabittir. Davacı
işine devam etse bile bundan sonra işini yapmak için bugüne kadar harcadığı
beden gücünün %6’sını harcamak zorunluğunda kalacaktır. Bunun karşılığının
sebep olandan alınması zorunludur. Yargıtay’ın bütün dairelerinin ve Hukuk
Genel Kurulu’nun uygulaması da bu doğrultudadır. O halde mahkemenin bu azalma
nedeniyle davacının sosyal sigortalardan giderim isteyip istemediğini, alıp
almadığını saptaması; almışsa bu kalem zarardan beden gücünün azalması
karşılığı alınan indirilerek kalanına hükmetmesi, şayet zarar sigortadan ödeme
ile giderilmiş veya giderilecek idi ise ancak ozaman davayı reddetmesi gerekir.
Yetersiz inceleme ile verilen karar bozulmalıdır.
4.HD.18.12.1974, E.1974/5619 - K.1974/17011
(6) Davacının eski görevinde kalsa dahi, bu görevini
yaparken, beden gücü kaybı oranında daha fazla bir güç harcayarak eski işini
yürütmek durumunda kalacağından, tazimnat isteme hakkı vardır.
Hiç kusursuz olan davacının tam kusurlu olan davalıların
haksız ve tedbirsiz eylemleri sonunda beden gücünün belli bir bölümünü
kaybederek zarara uğradığı sabittir. Bu durumda davacı eski görevinde kalsa
dahi bu görevini yaparken olaydan önce sarfettiği beden gücüne göre kaybı
oranında daha fazla bir güç harcayarak iski işini yapabilecek idi. Açıklanan bu
esas dahi yalnız başına davacının tazminat istemesini haklı kılar.
4.HD.30.05.1974, E.1974/4736 - K.1974/2900
(7) İşçi yitirilen beden gücü oranında fazla bir efor
sarfedip gücünü zorlayarak işini fazla çaba ile görebileceğinden bu yolda
beliren zararını dahi isteyebilir.
Sürekli işgöremezlik durumuna giren işçinin, işgücü kaybı
oranında işverenden tazminat isteme hakkı vardır. Sosyal Sigortalar Kanunu
uyarınca %10 oranını aşan işgücü kaybı nedeniyle işçiye gelir
bağlanması,tazminat isteme hakkını ortadan kaldırmaz. Ancak bağlanacak gelirin
peÅŸin sermaye deÄŸeri hesaplanacak tazminattan indirilmesi sonucunu verir.
Bundan başka, işçinin, işyeri tehlikesi sonucu beden ve ruh bütünlüğünün
bozulmasına rağmen, eskisi gibi işine devam etmesi ve gelir sağlaması da
mümkündür. Ancak işçi bu durumda, kaybettiği beden gücü oranında fazla bir güç
(efor) sarfedip gücünü zorlayarak işini fazla çaba ile görebileceğinden, bu
yolda beliren zararını dahi isteyebilir.
10.HD.04.02.1977, E.1977/5614 - K.1977/730
(8) Davacının malûliyet oranına göre, fazla çabasını isteme
hakkı vardır.
Davacının iş kazasından sonra da işyerinde çalıştığı ve
emsaline göre aynı iş parası aldığı uyuşmazlık konusu değildir. Bu durumda,
davacının hüküm tarihine kadar maluliyet oranına göre sarfına mecbur olduğu
fazla çabasını istemeye hakkı vardır. Bunun hesabının da, anılan süre içinde
kendisine ödenen belli iş parasına göre yapılması gerekir.
9.HD.09.12.1971, E.1971/19946 - K.1971/24125
(9) Davacının normal yaşama süresince ev işlerini ve
hizmetlerini yürütürken, beden gücündeki eksilme nedeniyle sarfedeceği fazla
efor karşılığı hesap ettirilip, bulunacak maddi tazminatın ödetilmesine karar
verilmesi gerekir.
Dava dilekçesinde, trafik olayı sonucu sol gözünün 8/10
görme gücünü yitiren davacının bu yüzden gelir kaybı olarak uğradığı zarar
karşılığının ödetilmesi istenilmiştir. Böylece sol gözdeki görmemenin genel
beden gücünde doğuracağı eksilme nedeniyle davacının bir zarara uğradığı
iddiasına yer verilmiş demektir. Evlenen ve evine çekilen davacının ev işleri
ve hizmetlerini yürütürken bu beden gücündeki eksilme nedeniyle fazla efor
sarfetmesi karşılığı olarak maddi tazminatın ödetilmesine hak kazandığı kabul
edilebilir ki, yerel mahkemece dayanılan bilirkişi raporunda, 26 yaşından 60
yaşına değin "gelir kaybına" uğradığından hareketle maddi tazminatın
belirlenmesi, davacının evlenip evine çekilmesi gerçeği ile bağdaşmamıştır.
Öyleyse mahkemece yapılacak iş, sol gözdeki görmemenin genel
beden gücünde yaratacağı eksilmeyi usulüne göre saptamak ve davacının normal
yaşama süresinde ev işlerini ve hizmetlerini yürütürken bu beden gücündeki
eksilme nedeniyle sarfedeceği fazla efor karşılığını hesap ettirip peşin
sermaye değerine indirilmesi yoluyla bulunacak maddi tazminatın ödetilmesine
karar vermekten ibarettir. Böyle bir durumu yansıtmayan bilirkişi raporu
doğrultusunda karar verilmesi yerinde olmadığından, davalılar vekilinin temyiz
itirazları yalnızca bu yönden kabul edilmeli ve hüküm davalılar yararına
bozulmalıdır.
15.HD. 20.10.1975, E. 1975/3787 - K. 1975/4103
(10) İşgöremezlik tazminatı, aynı işi yapan diğer insanlara
nazaran, yaralanan şahsın daha fazla sarfedeceği efor karşılığı olduğundan,
davacının halen çalışması karşılığı aldığı maaşın, iş göremezlik tazminatından
indirilmemesi gerekir.
Davacı vekili, müvekkilinin, davalıların malik, sürücü ve
sigortacısı olduğu araçta yolcu olarak bulunduğu sırada meydana gelen trafik
kazasında yaralandığını, iki kez ameliyat olan davacının iş gücü kaybına
uğradığını ileri sürerek, ıslah edilen asıl dava ve birleşen dava ile birlikte
toplam maddi tazminat ile manevi tazminatın olay tarihinden itibaren faiziyle
birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre,
davalıların "hatır taşıması" savunmasına karşı davacının savunmayı
genişletmeye muvafakat etmediği, ayrıca bu savunmanın hayatın olağan akışına
uygun düşmediği, yolcu taşıma sözleşmesinden kaynaklanan işbu davanın TTK.nun
765/5. maddesi yollamasıyla BK.nun 125. maddesinde yazılı 10 yıllık
zamanaşımına tabi olup, davanın süresinde açıldığı, olay sırasında davacının
yaşına göre %61 oranında meslekte kazanma gücünü kaybettiği gerekçesiyle, maddi
ve manevi tazminatın olay tarihinden itibaren değişen oranlarda reeskont
faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmiştir. Karar, taraflarca
temyiz edilmiÅŸtir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme
kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde
usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve işgöremezlik tazminatının, aynı
işi yapan diğer insanlara nazaran, yaralanan şahsın daha fazla sarfedeceği efor
karşılığı olmasına ve davacının halen çalışması karşılığı aldığı maaşın, iş
göremezlik tazminatından indirilmemesinde bir isabetsizlik bulunmadığının
anlaşılmış olmasına göre, davalılar vekilinin temyiz itirazlarının reddine
karar vermek gerekmiÅŸtir.
11.HD. 11.11.2003 E. 2003/9385 K. 2003/10749
(11) Meslek hastalığı sonucu malul kalan işçinin aynı işinde
çalışmaya devam etse dahi sair işçilerden daha fazla çaba harcayacağı asıldır.
Davacı, meslek hastalığı sonucu maluliyetinden doğan maddi
ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. İşçinin
yaşlılık aylığı alması veya işçinin yaşı ve işçide oluşan meslekte kazanma gücü
kayıp oranına göre ileride çalışıp yaşlılık aylığına hak kazanması üstün
olasılık içerisinde bulunması durumunda da zarar hesabında pasif dönemin hesaba
dahil edilmesi gerekir. Meslek hastalığı sonucu malul kalan işçinin aynı işinde
çalışmaya devam etse dahi sair işçilerden daha fazla çaba harcayacağı asıldır.
60 yaşından sonra elde edeceği yaşlılık aylığını da sair işçilerden daha fazla
çaba harcayarak elde edeceğinden yaşlılık aylığını aldığı dönemde de devam
edecek olan maluliyeti sebebiyle zarara uğramadığının kabulü isabetsiz olur.
Kaldı ki, sigortalıya bağlanan yaşlılık aylığında meslek hastalığı ve iş kazası
kolundan alınan primlerin hiçbir etkisi bulunmamakta olup tamamen uzun vadedeki
sigorta kollarından ödenen primler sonucu aylık bağlanmaktadır. Bu sebeplerle
pasif dönemin de zarar hesabına dahil edilmesi gerekir.
Mahkemenin yukarda açıklanan esaslara göre düzenlenmeyen
bilirkişi hesap raporunu hüküm dayanak alması usul ve kanuna aykırı olup bozma
nedenidir.
21.HD. 01.12.2003, E.2003/9447 - K.2003/9700
(12) Meslek hastalığı sonucu malul kalan işçinin, aynı
işinde çalışmaya devam etse dahi, diğer işçilerden daha fazla çaba harcayacağı
asıldır. Bu nedenlerle pasif dönemin de zarar hesabına dahil edilmesi gerekir.
Dava, iş kazası sonucu sürekli işgöremezlik nedeniyle
tazminat istemine iliÅŸkindir.
Zarar ve tazminatın hesaplanması yönteminde, işçinin yaşlılık
aylığı alması veya işçinin yaşı ve işçide oluşan meslekte kazanma gücü kayıp
oranına göre ileride çalışıp yaşlılık aylığına hak kazanmasının üstün olasılık
içinde bulunması durumunda da zarar hesabında pasif dönemin hesaba dahil
edilmesi gerekir. Meslek hastalığı sonucu malul kalan işçinin aynı işinde
çalışmaya devam etse dahi diğer işçilerden daha fazla çaba harcayacağı asıldır.
60 yaşından sonra elde edeceği kazançların diğer işçilerden daha fazla çaba
harcayarak elde edeceğinden yaşlılık aylığını aldığı dönemde de devam edecek
olan maluliyeti nedeniyle zarara uğramadığının kabulü isabetsiz olur. Kaldı ki,
sigortalıya bağlanan yaşlılık aylığında meslek hastalığı ve iş kazası kolundan
alınan primlerin hiçbir etkisi bulunmamakta olup tamamen uzun vadedeki sigorta
kollarından ödenen primler sonucu aylık bağlanmaktadır. Bu nedenlerle pasif
dönemin de zarar hesabına dahil edilmesi gerekir. Mahkemece hükme esas alınan
bilirkişi zarar hesabında pasif dönemin hesaba dahil edilmemesi usul ve yasaya
aykırı olup bozma nedenidir.
21.HD. 21.03.2005 E. 2005/117 K. 2005/2621
21.HD. 09.02.2006, E. 2005/11283 - K. 2006/969
(10) İş kazası sonucu malul kalan işçi, pasif dönemde hiç
çalışmasa da günlük yaşamını sürdürürken diğer işçilerden daha fazla fiziksel
çaba harcayacaktır. Bu nedenle, pasif dönemin de zarar hesabına katılması
gerekir.
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve
manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Dava zararlandırıcı sigorta olayı sonucu % 12.1 oranında
meslekte kazanma gücünü kaybeden sigortalının maddi ve manevi zararlarının
giderilmesi istemine iliÅŸkindir.
Mahkemece, davacının 2/3 oranında çalışma gücünü
kaybetmediğinden pasif devre zararının oluşmadığı kabul edilerek, hesap
bilirkişinin raporunda hesaplanan zarardan pasif devre zararı dışlanmak
suretiyle davacının maddi zararı belirlenerek maddi tazminata yönelik istemin
kısmen kabulü ile kısmen reddine karar verilmiş ise de varılan bu sonuç hatalı
olmuÅŸtur.
Sigortalının meslekte kazanma güç kayıp oranı uyuşmazlık konusu
değildir. Uyuşmazlık tazminatın belirlenmesi noktasında toplanmaktadır.
Tazminatın saptanmasında, zarar ve tazminata doğrudan etkili olan işçinin net
geliri, bakiye ömrü, iş görebilirlik çağı, iş göremezlik ve kusur oranlan,
Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından bağlanan peşin sermaye değeri gibi tüm
verilerin hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde öncelikle
belirlenmesi gerektiği tartışmasızdır. Diğer taraftan tazminat miktarı; işçinin
rapor tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak, aktif ve pasif dönemde, elde
edeceği kazançlar toplamından oluştuğu da uygulama ile bilinmektedir. Kuşkusuz,
açıklanan zarar ve tazminatın hesaplanması yönteminde, işçinin yaşlılık aylığı
alma olasılığı veya işçinin yaşı ve işçide oluşan meslekte kazanma gücü kayıp oranına
göre ileride çalışıp yaşlılık aylığına hak kazanmasının imkan dahilinde
bulunması durumunda da zarar hesabında pasif dönemin hesaba dahil edilmesi
gerekir.
Bilinmelidir ki, işçi yaşlılık aylığı alsa da ülkemiz
koşullarına göre alacağı aylık yetmeyeceğinden pasif dönemde çalışacaktır.
Pasif dönemde hiç çalışmasa da günlük yaşamsal faaliyetinde dahi diğer
işçilerden daha fazla fiziksel çaba harcayacaktır. Sigortalının 60 yaşından
sonra yaşlılık aylığını aldığı dönemde de devam edecek olan maluliyeti nedeniyle
zarara uğramadığının kabulü isabetsizdir. Bu nedenlerle pasif döneminin de
zarar hesabına dahil edilmesi gerekirken, pasif dönem zararı dışlanmak
suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması de usul ve yasaya aykırı olup bozma
nedenidir.
21.HD.05.04.2007, E. 2006/17139 - K. 2007/5679
(11) Davacı beden gücü kaybı nedeniyle pasif dönemde de daha
fazla efor sarf ederek yaşamını sürdürecektir. Bu nedenle, pasif dönemin de
hesaplamada gözetilmesi gerekir.
Mahkemece, işçinin yaşı ve meslekte kazanma gücü kayıp
oranına göre ileride çalışıp yaşlılık aylığına hak kazanması üstün olasılık
içinde bulunduğu, bu nedenle zarar hesabına pasif dönemde elde edeceği
kazançların dahil edilmediği gerekçesine dayalı hesap bilirkişi raporunu esas
alarak yazılı şekilde karar vermesi usul ve yasaya aykırıdır. Gerçekten, davacı
beden gücü kaybı nedeniyle pasif dönemde de daha fazla efor sarf ederek
yaşamını sürdürecektir. Bu nedenle, pasif dönemin de hesaplamada gözetilmesi
gerekir.
21.HD.07.07.2004, E.2004/ 6281 - K.2004/ 6772
(12) İş kazası sonucu malul kalan işçinin, meslekte kazanma
gücü kayıp oranına göre ileride çalışıp yaşlılık aylığına hak kazanması üstün
olasılık içinde bulunması durumunda dahi, pasif dönemin hesaba dahil edilmesi
gerekir.
Dava iş kazası sonucu sürekli iş göremezliğe uğrayan davacı
işçinin maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece
istemin kabulüne karar verilmiştir.
Bu tür davalarda, tazminat miktarı, işçinin rapor
tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği
kazançlar toplamından oluşmaktadır.Kuşkusuz, açıklanan tazminatın hesaplanması
yönteminde,işçinin yaşı ve oluşan meslekte kazanma gücü kayıp oranına göre
ileride çalışıp yaşlılık aylığına hak kazanması üstün olasılık içinde bulunması
durumunda da pasif dönemin zarar hesabına dahil edilmesi gerekir.
İş kazası sonucu malul kalan işçinin aynı işinde çalışmaya
devam etse dahi diğer işçilerden daha fazla çaba harcayacağı asıldır. 60
yaşından sonra elde edeceği yaşlılık aylığını da diğer işçilerden daha fazla
çaba harcayarak elde edeceğinden yaşlılık aylığını aldığı dönemde de devam
edecek olan maluliyeti nedeniyle zarara uğramadığı düşünülemez. Kaldı ki,
sigortalıya bağlanan yaşlılık aylığında meslek hastalığı ve iş kazası kolundan
alınan primlerin hiçbir etkisi bulunmamakta tamamen uzun vadedeki sigorta
kollarından ödenen primler sonucu aylık bağlanmaktadır. Bu nedenlerle pasif
döneminde zarar hesabına dahil edilmesi ve yeraltı maden işçilerinin
zararlarının tesbitinde 50 yaşın ikmaline kadar yeraltındaki koşullar nazara
alınarak yapılan ücretlerle, 50 ile 60 yaşları arasında yer üstünde tüm yıl
asgari ücretle çalışıp gelir elde edeceği, 60 yaştan sonra bakiye ömrüne kadar
(pasif dönemde), asgari ücret esas alınarak yapılması gerekir.
Mahkemenin davacının zarar hesabında pasif döneminde hesaba
dahil edileceğine ilişkin kabulü yerindedir. Ancak hükme esas alınan bilirkişi
hesap raporunda pasif dönem zararının Sosyal Sigortalar Kurumunca sigortalılara
bağlanacak azami yaşlılık aylığı esas alınmak suretiyle hesaplama yapıldığı
görülmektedir. Hal böyle olunca hesap raporunun hükme dayanak alınacak
nitelikte olduğundan söz edilemez.
Yapılacak iş; sürekli iş göremezlik zararı ve aktüerya
hesabı konusunda uzman bir bilirkişi seçmek, bilirkişinin seçimine ilişkin ara
kararında seçilen bilirkişinin kimliğini, eğitim ve uzmanlık durumu ile diğer
gerekli niteliklerini açıkça belirtmek, hüküm tarihine en yakın tarihte belli
olan veriler nazara alınarak yukarda açıklanan esaslara göre bilirkişiye zarar
hesabı yaptırılarak sonucuna göre karar vermektir.
Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına
oybirliÄŸiyle karar verildi.
21.HD. 03.05.2007 E.2007/2485 K.2007/7459
(13) İş kazası sonucu malul kalan işçinin aynı işinde
çalışmaya devam etse dahi diğer işçilerden daha fazla çaba harcayacağı asıldır.
60 yaşından sonra elde edeceği yaşlılık aylığını da diğer işçilerden daha fazla
çaba harcayarak elde edeceğinden yaşlılık aylığını aldığı dönemde de devam
edecek olan maluliyeti nedeniyle zarara uğramadığı düşünülemez.
Bu nedenlerle pasif döneminde zarar hesabına dahil edilmesi
ve 60 yaştan sonra bakiye ömrüne kadar (pasif dönemde), asgari ücret esas
alınarak hesap yapılması gerekir.
Dava, iş kazası sonucu beden ve işgücü kaybına uğrayan
davacının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bu tür davalarda, tazminat miktarı işçinin rapor tarihindeki
bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar
toplamından oluşmaktadır. Başka bir anlatımla, işçinin günlük brüt geliri
tespit edilerek bilinen dönemdeki kazancı mevcut veriler nazara alınarak
iskontolama ve artırma işlemi yapılmadan hesaplanacağı, bilinmeyen dönemdeki
kazancının ise, 60 yaşa kadar yıllık olarak %10 artırılıp % 10 iskontoya tabi
tutulacağı, 60 yaşından sonrada bakiye ömrü kadar (pasif) dönemde elde edeceği
kazançların ortalama yönteme başvurulmadan, her yıl için ayrı ayrı
hesaplanacağı Yargıtay’ın yerleşmiş görüşlerindendir.
Kuşkusuz, açıklanan tazminatın hesaplanması yönteminde,
işçinin yaşlılık aylığı almaya veya işçinin yaşı ve oluşan meslekte kazanma
gücü kayıp oranına göre ileride çalışıp yaşlılık aylığına hak kazanması üstün
olasılık içinde bulunması durumunda da zarar hesabında pasif dönemin hesaba
dahil edilmesi gerekir.
Kaldı ki, sigortalıya bağlanan yaşlılık aylığında meslek
hastalığı ve iş kazası kolundan alınan primlerin hiçbir etkisi bulunmamakta
tamamen uzun vadedeki sigorta kollarından ödenen primler sonucu aylık
bağlanmaktadır.
Somut olayda Mahkemenin davacının zarar hesabında pasif
dönemi de hesaba dahil edeceğine ilişkin kabulü yerindedir. Ancak hükme esas
alınan bilirkişi hesap raporunda pasif dönem zararının Sosyal Sigortalar
Kurumunca sigortalılara bağlanacak yaşlılık aylığı esas alınmak suretiyle
hesaplanma yapıldığı görülmektedir.
Hal böyle olunca pasif döneme ilişkin yapılan hesapta asgari
ücret esas alınarak hesap yapılmadığı için hesap raporunun hükme dayanak
alınacak nitelikte olduğundan söz edilemez.
Diğer yandan olayın oluş şekline, müterafik kusur
oranlarına, davacının duyduğu elem ve ızdırabın derecesine, tarafların sosyal
ve ekonomik durumuna, 26.06.1966 gün 1966/7-7 sayılı İçtihadı Birleştirme
Kararı’nın içeriğine ve öngördüğü koşulların somut olayda gerçekleşme biçimine
ve hak ve nesafet kurallarına göre, davacı yararına hükmedilen manevi tazminat
miktarı azdır.
Yapılacak iş; hükmedilen manevi tazminat miktarının az
olduğu kabul edilerek yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda davacının bu
konudaki talebini yeniden değerlendirmek, hüküm tarihine en yakın tarihte belli
olan veriler nazara alınarak, pasif dönemde ücretin asgari ücret olduğu kabul
edilerek ve açıklanan esaslara göre bilirkişiye zarar hesabı yaptırılarak
sonucuna göre karar vermektir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı
şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O
halde davalının ve davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul
edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
21.HD. 23.06.2008, E.2008/3536 K.2008/9673
Diğer Yargıtay Kararları
- DUL VE YETİM AYLIKLARININ TAZMİNATTAN İNDİRİLMEYECEĞİNE İLİŞKİN KARAR ASILLARI
- EV KADINININ ÖLÜMÜ HALİNDE DESTEĞİNDEN YOKSUNLUK
- EV KADINININ BEDENSEL ZARARA UĞRAMASI DURUMUNDA TAZMİNAT HESABI
- BEDENSEL ZARARLARDA GÜÇ KAYBI TAZMİNATI YARGITAY KARARLARI
- BEDENSEL ZARARLARDA MALULİYET ARTISI
- SİGORTA ŞİRKETLERİNİN, KUSUR ORANLARINA GÖRE DEĞİL, TÜM SORUMLULARLA BİRLİKTE ORTAKLAŞA VE ZİNCİRLEME
- MALULİYET ARTIŞLARI NEDENİYLE YENİ DAVA AÇILABİLECEĞİNE İLİŞKİN YARGITAY KARARLARI
- ÖĞRENCİLER YÖNÜNDEN TAZMİNAT HESABI
- ŞİKAYETTEN VAZGEÇMENİN TAZMİNAT DAVALARINA ETKİSİ
- ACİZ BELGESİ-TASARRUFUN İPTALİ
- ELEKTİRİK FATURALARINIZDAKİ KAYIP-KAÇAK BEDELLERİN İADESİ
- DOKTORLARIN AİLE BİRLİĞİ MAZERETİNE BAĞLI YER DEĞİŞTİRME SURETİYLE ATANMASINA İLİŞKİN GÜNCEL “YÜRÜTMEYİ DURDURMA†KARARI HAKKINDA.
- İŞ KAZASI NEDENİYLE AÇILAN DAVADA İHTİYATİ HACİZ KARARI VERİLEBİLİR Mİ?
- BOŞANMA KARARINDA YER ALAN ÇEYİZ EŞYASI VE ZİYNET BEDELİ KESİNLEŞMEDEN TAKİBE KONULABİLECEĞİ
- TRAFİK KAZASI • TEDAVİ GİDERLERİ-İŞ GÖREMEZLİK ÖDENEĞİ • SİGORTA ŞİRKETİ
- KARŞILIKSIZ ÇEKTE İCRA MAHKEMESİNİN GÖREV TARİHİ
- İLK DEFADA FAZLA İLİŞKİN HAKLARIN SAKLI TUTULMAMIŞ OLMASI-KESİN HÜKÜM
- TRAFİK KAZASI SONUCU DAVACI YARALANMIŞ OLMAKLA TAKSİRLE YARALAMA EYLEMİ İÇİN CEZA ZAMANAŞIMI SÜRESİNİN 8 YIL OLDUĞU
- MANEVİ TAZMİNAT TAKDİRİ %47 MALULİYET HALİNDE TAKDİR OLUNAN 80.000.00 TL MANEVİ TAZMİNAT YÜKSEK DEĞİLDİR
- AĞIR HASAR GÖRDÜĞÜ GİZLENEN VE KİLOMETRESİ DÜŞÜRÜLEN ARAÇ
- TRAFİK SİGORTACISI TARAFINDAN ÖDENEN TAZMİNATIN RÜCUEN TAHSİLİ DAVASINDA GÖREVLİ MAHKEME ASLİYE TİCARET MAHKEMESİDİR
- HASTANE KUSURU • KALPTE UNUTULAN SARGI BEZİ
- İŞ KAZASI • BAKİYE ÖMÜR • MADDİ TAZMİNAT İLK PEŞİN DEĞER • MANEVİ TAZMİNAT
- KİMLİK BİLGİLERİ ELE GEÇİRİLİP GSM ABONELİĞİ AÇILMASI - MANEVİ TAZMİNAT
- BANKANIN, HESAPLARI KAPATMAYARAK ÜCRET TAHAKKUK ETTİRMESİ VE BU NEDENLE TAKİP YAPMASI HAKSIZ FİİL OLUP MANEVİ TAZMİNAT GEREKTİRİR
- ÖLÜMLE SONUÇLANAN İŞ KAZASI NEDENİYLE MURİSİN YAKINLARINA TAKDİR EDİLMESİ GEREKEN MANEVİ TAZMİNATIN MİKTARI
- KÖPEK ISIRMASI SONUCU ÇOCUĞUN YARALANMASI HALİNDE ANNE VE BABANIN MANEVİ TAZMİNAT İSTEYEBİLECEĞİ
- KOMŞU DAİREDEN SIZAN SUDAN ZARAR GÖRMESİ NEDENİYLE MANEVİ TAZMİNAT
- TRAFİK KAZASI SONRASINDA YARALININ ACİL OLARAK KALDIRILDIĞI ÖZEL HASTANE, GERÇEKLEŞTİRDİĞİ TÜM İŞLEMLER İÇİN YARALIDAN YA DA AİLESİNDEN BEDEL TALEBİNDE BULUNABİLİR Mİ? (RÖPORTAJ)
- TEK TARAFLI TAM KUSURLU OLARAK GERÇEKLEŞEN TRAFİK KAZALARINDA, MÜTEVEFFANIN DESTEKTE BULUNDUĞU KİŞİLER, ARACIN SİGORTACISINDAN TAZMİNAT TALEBİNDE BULUNABİLİR Mİ? (RÖPORTAJ)
- TAZMİNAT DAVALARI HAKKINDA YAPILAN DÜZENLEMELER NELERDİR? (RÖPORTAJ)
- ZORUNLU TRAFİK SİGORTASI BULUNMAYAN KUSURLU ARACIN NEDEN OLDUĞU ZARARLAR İÇİN HERHANGİ BİR SİGORTA VAR MIDIR? (RÖPORTAJ)
- TRAFİK KAZASI SONRASINDA YARALININ ACİL OLARAK KALDIRILDIĞI ÖZEL HASTANE, GERÇEKLEŞTİRDİĞİ TÜM İŞLEMLER İÇİN YARALIDAN YA DA AİLESİNDEN BEDEL TALEBİNDE BULUNABİLİR Mİ? (RÖPORTAJ)
- TRAFİK KAZASINDA VEFAT EDEN KİŞİNİN MİRASÇILARININ MİRASI REDDETMESİNİN DESTEKTEN YOKSUNLUK TAZMİNATINA HERHANGİ BİR ETKİSİ OLUR MU? (RÖPORTAJ)
- CEZA DAVASINDA ŞİKAYETTEN VAZGEÇMEK, HUKUK DAVASINDA TAZMİNAT HAKLARINDAN FERAGAT ETMEK ANLAMINA GELİR Mİ? (RÖPORTAJ)
- TRAFİK KAZASINDA ÇOCUKLARINI KAYBEDEN ANNE/BABA, DESTEKTEN YOKSUNLUK MADDİ TAZMİNATI TALEBİNDE BULUNABİLİR Mİ? (RÖPORTAJ)
- TRAFİK KAZALARINDA, SİGORTACILARIN SORUMLULUĞU NE KADARDIR VE NELERİ KAPSAMAKTADIR? (RÖPORTAJ)
- SİGORTACILAR HANGİ DURUMDA RÜCU EDEBİLİRLER? (RÖPORTAJ)
- TRAFİK KAZALARINDAN KAYNAKLI TAZMİNAT DAVALARINDA ZAMAN AŞIMI VAR MIDIR? (RÖPORTAJ)
- AYNI ARAÇTA BULUNUP, BULUNDUKLARI ARACIN SÜRÜCÜSÜ TAM KUSURLU İSE, YARALANAN KİŞİ YA DA VEFAT EDEN KİŞİNİN YAKINLARI, BULUNDUKLARI ARACIN SİGORTACISINDAN TAZMİNAT TALEBİNDE BULUNUR İSE, SİGORTA ŞİRKETİ ARAÇ SAHİBİNE RÜCU EDER Mİ?
İLETİŞİM DETAYLARI
- BARBAROS MAH. OYMAK CAD. KASR-I SUMER APT. NO:14 KAT:1/3 Kocasinan, KAYSERİ
- TEL : +90 352 233 86 85
- FAKS : +90 352 233 86 85
- ulkehukukburosu@gmail.com
- iletisim@ulkehukuk.org
- İletişim Formu