BEDENSEL ZARARLARDA MALULİYET ARTISI
SÜREKLİ İŞGÖREMEZLİK ORANINDA HER ARTIŞ
YENİ BİR OLGU,YENİ BİR DAVA KONUSUDUR.
1) Maluliyet oranında bir artma olduğu taktirde, bu durum
yeni bir olgu olup artan miktar için ayrı bir dava açılabilmesi mümkündür.
Artan maluliyet farkı için ayrıca manevi tazminat da istenebilir.
Dava, meslek hastalığı sonucu sürekli iş göremezliğe uğrayan
davacı isçinin maddi ve manevi zararının giderilmesi istemine ilişkindir.
Uyuşmazlık, 18.01.1994 tarihli rapora göre belirlenen %71 sürekli iş göremezlik
oranı bakımından davalının zaman aşımı definin yerinde olup olmadığı noktasında
toplanmaktadır. Meslek hastalığı yada iş kazası nedeniyle belirlenen maluliyet
oranında bir artma olduğu taktirde, bu durum yeni bir olgu olup artan miktar için
ayrı bir dava açılabilmesi mümkündür. Meslek hastalığından kaynaklanan tazminat
davalarında zaman aşımı süresi Borçlar Kanununun 125. maddesi gereğince 10
yıldır. Somut olayda davacının %71 oranındaki iş göremezliği 19.1.1994
tarihinde belirlenmiş ve bu oran üzerinden SSK tarafından sürekli iş göremezlik
geliri bağlanmış böylece zarar oluşmuş ve zaman aşımı işlemeye başlamıştır. Hal
böyle olunca da 27.3.2006 tarihinde %74,80 iş göremezlik için açılan manevi
tazminat davasında ilk belirlenen %73'lük bölüm için 10 yıllık zaman aşımı
oluştuğundan, yeni bir olgu olan artma miktarı diğer bir deyişle %3,80 fark
maluliyet için manevi tazminat takdir etmek gerekirken, zararın ancak Ankara
Meslek Hastalıkları Hastahanesinin 17.3.2006 tarihli cevabi yazılarıyla öngörülebilir
ve istenebilir hale geldiğinden bahisle %74,80 iş göremezlik oranına göre
manevi tazminat takdiri usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir... )
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama
sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının
süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra
gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki
tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre,
Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak
gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle
direnme kararı bozulmalıdır.
HGK.12.03.2008 E. 2008/21-245 K. 2008/249
2) Manevi tazminatın bölünmezliği nedeniyle ancak bir defa
istenebilir.
Ancak zararın oluşumunda değişiklik ve daha ağırlaşmış bir
durum (maluliyet derecesinde artış) olmuşsa, her olgunun ayrı olması nedeniyle
birden fazla dava açılması olanaklıdır.
Dava haksız eylem nedeniyle uğranılan manevi zararın
ödettirilmesi istemine ilişkindir. Davacı yaralanması nedeniyle manevi tazminat
istemiÅŸ; daha sonra yaralanma derecesinin deÄŸiÅŸtiÄŸinden bahsederek ikinci bir
dava daha açıp yeniden manevi tazminat istemiş; Mahkemece ilk dava ile ikinci
dava birleştirilmiş; böylece iki dava dilekçesi ile miktarlar değişik olmak
üzere iki ayrı manevi tazminat isteminde bulunulmuştur. Mahkemece ilk davadaki
istem konusunda kısmen kabul kararı verilmekle birlikte, sonradan açılan dava
için olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiştir.
Medeni Kanunun 47.maddesinde yaralanan kiÅŸinin manevi
tazminat da isteyebileceği hükme bağlanmıştır. Manevi tazminatın kişinin ruh ve
vücut bütünlüğünün bozulması, sosyal kişilik değerlerinin saldırıya uğraması
gibi durumlarda istenebileceği yasal ve yerleşmiş yargı kararlarıyla kabul
edilmiştir. Manevi tazminatın zararlandırıcı bir olay nedeniyle ancak bir defa
istenebileceği, bu tazminat türünün bir gereğidir. Diğer bir anlatımla hukuk
sisteminde manevi tazminatın bölünmezliği kabul edilmiş bulunmaktadır. Ancak
zararlandırıcı eylem sonunda zararın oluşumunda değişiklikler, bu bağlamda daha
ağırlaşmış durumların meydana gelmesi durumunda her olgunun ayrı olması
nedeniyle birden fazla dava açılması olanaklıdır.
Somut olay itibarıyla davacının yaralanmasından sonra alınan
13/10/1995, 2/7/1996, 5/7/1996, 11/9/1996, tarihli raporlara göre uyluk kemiği
kırılması, omuz ve kürek kemiği yaralanması tespit edildiği, sağ bacakta iki
santimetre kısalma olduğunu, kalça başında kan dolaşımı bozukluğu tespit
edildiğini bu yaralanmaları nedeniyle Hamburg Çalışma Sağlık ve Sosyal
Hizmetler İdaresi tarafından davacının %30 sakatlık derecesi olduğunun
belirlendiğini belirtmiş ikinci davada ise 19/10/1997 tarihli rapora dayanılmış
bu raporda sağ uylukta hareket kısıtlılığı belirlenip, ağrının artması
durumunda yapay kalça yerleştirilerek takviye düşünüldüğü belirtilmiştir.
İkinci raporda zararlandırıcı durumun ağırlaşması durumunda ikinci davanın da
kabul edilmesi düşünülebilir.
O halde mahkemece yapılacak iş, birleştirilen dosyayı
getirterek, raporları değerlendirmek, iki raporda belirtilen arazların farklı
olduğu, ikinci rapordaki belirlemenin daha ağır sonuç doğurduğu anlaşıldığı
takdirde yukarıda anılan ilkelere göre karar vermekten ibaret olup, birleşen
dosya konusunda olumlu veya olumsuz karar verilmemiş olması usul ve yasaya
aykırı bulunduğundan kararın bozulması gerekmiştir.
4.HD.04.10.2001 E. 2001/7309 - K. 2001/9031
3) Sürekli işgöremezlik oranında her artış ayrı bir olgudur.
Anılan olguların oluştuğu günden zamanaşımının işlemeye başlayacağı Yargıtay’ın
oturmuş ve yerleşmiş görüşlerindendir.
Zararlandırıcı sigorta olayına uğrayan işçide oluşan %42
sürekli işgöremezlik oranının tarihi 20.6.1987, yeniden belirlenen %63 oranının
tarihi ise 17.4.1998’dir. Sürekli işgöremezlik oranında her artış ayrı bir
olgudur. Anılan olguların oluştuğu tarihten itibaren zamanaşımının başlayacağı
Yargıtay'’n oturmuş ve yerleşmiş görüşlerindendir. Zira tazminat hesabının
meslekte kazanma güç kayıp oranlarının arttığı tarih dikkate alınarak yapıldığı
hukuksal gerçeği ortadadır. Hal böyle olunca BK. 125. maddesinde öngörülen 10
yıllık zamanaşımı, haksız fiilin vuku bulduğu tarihten değil, sigortalıda
oluşan sürekli işgöremezlik oranının oluştuğu tarihten başlaması gerektiği
açıktır. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın ve
özellikle sürekli işgöremezlik oranlarının oluştuğu tarih itibariyle davada 10
yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm
kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde davacının bu
yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
21.HD.23.03.1999, E.1998/9048 – K.1999/1982
4) Daha önce tazminat davasına konu edilip kesinleşen
maluliyet oranının, giderek yükselmesinden dolayı artan maluliyet nedeniyle
manevi tazminat istenmesi halinde, meslekte kazanma gücü kayıp oranının
ulaştığı tarihin belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.
Dava %16.19 fark maluliyet için manevi tazminat istemine
ilişkindir. Davacının meslekte kazanma güç kaybı oranı daha önce %23.5 olarak
saptanmış ve bu oran üzerinden açılan maddi ve manevi tazminat davası hüküm
altına alınıp kesinleştikten sonra, işgöremezlik oranının %39.24’e çıkması
üzerine yeni bir dava ile manevi tazminat istenmiştir. Bu durumda yapılacak iş,
sürekli işgöremezlik oranında artma tarihinin hiçbir kuşku ve duraksamaya yer
vermeksizin sağlıklı bir şekilde saptanması, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.
(YKD. 1998/7-1045)
21.HD.02.10.1997, 5684-5979
5) İlk dava sonuçlandıktan sonra, maluliyet oranında artış
olmuşsa, yeni bir dava açılarak maddi ve manevi tazminat istenebilir.
Maluliyet artışı nedeniyle, ilk davadan (13) yıl sonra
açılan tazminat davasına ilişkin zamanaşımının başlangıcı, maluliyet artışının
öğrenildiği tarihtir.
Trende yolculuk yaparken 5.1.1979 günü kaza geçirip
yaralanan davacının maluliyet oranı %37 olarak saptanmış; bu oran üzerinden
açılan dava sonuçlandıktan sonra, davacı maluliyet oranında yükselme olduğu
savı ile yeni bir dava açmış ve bu dava Adli Tıp Kurumu’nun 25.11.1992 tarihli
raporu ile belirlenen %43.2 artan maluliyet oranına dayandırılmıştır.
Davacının maluliyet oranındaki artışın önceki olaya bağlı ve
fakat 25.11.1992 tarihli raporla ortaya çıktığı anlaşılmasına göre, bu ek
maluliyet artışından doğan zararın da bu tarihte öğrenildiğinin kabulü ve buna
bağlı tazminat davası zamanaşımının da bu tarihten itibaren başlatılması
gerekir. Nitekim, doktrinde de zarar görenin sağlık durumunun, daha sonra
kötüleşmesi halinde bundan doğan zararın bağımsız olarak ele alınacağı ve bu
yeni zarar için yeni bir zamanaşımı süresinin işlemeye başlayacağı kabul
edilmektedir ( Bkz. Prof. Dr. F. Eren, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Cilt: 2,
Sh. 433 ve orada atıfta bulunulan yerli ve yabancı yazarlar ).
O halde, yukarıda açıklamalara göre davalı vekilinin
zamanaşımına yönelik temyiz itirazları varit olmadığı gibi, dosyadaki yazılara
kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve delillerin takdirinde bir
isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin bütün temyiz itirazları
yerinde deÄŸildir.
Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı davalı vekilinin bütün
temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün onanmasına
21.2.1994 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi. (YKD. 1994/7-1099)
11.HD.21.02.1994, E.1993/6410 - K.1994/1301
6) Sürekli işgöremezliğe ilişkin maddi ve manevi tazminat
hakkı hüküm altına alındıktan sonra, artan işgöremezlik derecesi için yeniden
manevi tazminat istenebilir.
İşyerinde çalışmakta iken meslek hastalığına yakalanan
davacı, daha önce açtığı tazminat davasında %40 maluliyet üzerinden tazminat
aldığını, oysa maluliyetinin %70’e yükseldiğini ileri sürerek bu orana göre
maddi ve manevi tazminata hükmedilmesini ve fazla haklarının saklı kalmasına
karar verilmesini istemiÅŸ, Mahkeme manevi tazminat isteÄŸinin reddine karar
vermiÅŸtir.
Özel Dairece dosya incelenmiş aşağıdaki karar verilmiştir:
Davacı daha önce %40 malul kaldığını ileri sürerek maddi ve
manevi tazminat isteğinde bulunmuş ve %40 üzerinden gerçekleşen hakkı hüküm
altına alınmıştır. Bu tarihten sonra malullük derecesi %70’e yükselmiştir.
Davacı bu defa malullük derecesindeki artış oranında manevi tazminat
istemiştir.O halde, davaya bakılarak artan kısım için iki tarafın mali ve
içtimai durumlarına göre manevi tazminat takdir edilmesi gerekirken, davanın
reddedilmesi usule ve kanuna aykırı olup, bozulmasına oy birliğiyle karar
verilmiÅŸtir.
Diğer Yargıtay Kararları
- DUL VE YETİM AYLIKLARININ TAZMİNATTAN İNDİRİLMEYECEĞİNE İLİŞKİN KARAR ASILLARI
- EV KADINININ ÖLÜMÜ HALİNDE DESTEĞİNDEN YOKSUNLUK
- EV KADINININ BEDENSEL ZARARA UĞRAMASI DURUMUNDA TAZMİNAT HESABI
- BEDENSEL ZARARLARDA GÜÇ KAYBI TAZMİNATI YARGITAY KARARLARI
- BEDENSEL ZARARLARDA MALULİYET ARTISI
- SİGORTA ŞİRKETLERİNİN, KUSUR ORANLARINA GÖRE DEĞİL, TÜM SORUMLULARLA BİRLİKTE ORTAKLAŞA VE ZİNCİRLEME
- MALULİYET ARTIŞLARI NEDENİYLE YENİ DAVA AÇILABİLECEĞİNE İLİŞKİN YARGITAY KARARLARI
- ÖĞRENCİLER YÖNÜNDEN TAZMİNAT HESABI
- ŞİKAYETTEN VAZGEÇMENİN TAZMİNAT DAVALARINA ETKİSİ
- ACİZ BELGESİ-TASARRUFUN İPTALİ
- ELEKTİRİK FATURALARINIZDAKİ KAYIP-KAÇAK BEDELLERİN İADESİ
- DOKTORLARIN AİLE BİRLİĞİ MAZERETİNE BAĞLI YER DEĞİŞTİRME SURETİYLE ATANMASINA İLİŞKİN GÜNCEL “YÜRÜTMEYİ DURDURMA†KARARI HAKKINDA.
- İŞ KAZASI NEDENİYLE AÇILAN DAVADA İHTİYATİ HACİZ KARARI VERİLEBİLİR Mİ?
- BOŞANMA KARARINDA YER ALAN ÇEYİZ EŞYASI VE ZİYNET BEDELİ KESİNLEŞMEDEN TAKİBE KONULABİLECEĞİ
- TRAFİK KAZASI • TEDAVİ GİDERLERİ-İŞ GÖREMEZLİK ÖDENEĞİ • SİGORTA ŞİRKETİ
- KARŞILIKSIZ ÇEKTE İCRA MAHKEMESİNİN GÖREV TARİHİ
- İLK DEFADA FAZLA İLİŞKİN HAKLARIN SAKLI TUTULMAMIŞ OLMASI-KESİN HÜKÜM
- TRAFİK KAZASI SONUCU DAVACI YARALANMIŞ OLMAKLA TAKSİRLE YARALAMA EYLEMİ İÇİN CEZA ZAMANAŞIMI SÜRESİNİN 8 YIL OLDUĞU
- MANEVİ TAZMİNAT TAKDİRİ %47 MALULİYET HALİNDE TAKDİR OLUNAN 80.000.00 TL MANEVİ TAZMİNAT YÜKSEK DEĞİLDİR
- AĞIR HASAR GÖRDÜĞÜ GİZLENEN VE KİLOMETRESİ DÜŞÜRÜLEN ARAÇ
- TRAFİK SİGORTACISI TARAFINDAN ÖDENEN TAZMİNATIN RÜCUEN TAHSİLİ DAVASINDA GÖREVLİ MAHKEME ASLİYE TİCARET MAHKEMESİDİR
- HASTANE KUSURU • KALPTE UNUTULAN SARGI BEZİ
- İŞ KAZASI • BAKİYE ÖMÜR • MADDİ TAZMİNAT İLK PEŞİN DEĞER • MANEVİ TAZMİNAT
- KİMLİK BİLGİLERİ ELE GEÇİRİLİP GSM ABONELİĞİ AÇILMASI - MANEVİ TAZMİNAT
- BANKANIN, HESAPLARI KAPATMAYARAK ÜCRET TAHAKKUK ETTİRMESİ VE BU NEDENLE TAKİP YAPMASI HAKSIZ FİİL OLUP MANEVİ TAZMİNAT GEREKTİRİR
- ÖLÜMLE SONUÇLANAN İŞ KAZASI NEDENİYLE MURİSİN YAKINLARINA TAKDİR EDİLMESİ GEREKEN MANEVİ TAZMİNATIN MİKTARI
- KÖPEK ISIRMASI SONUCU ÇOCUĞUN YARALANMASI HALİNDE ANNE VE BABANIN MANEVİ TAZMİNAT İSTEYEBİLECEĞİ
- KOMŞU DAİREDEN SIZAN SUDAN ZARAR GÖRMESİ NEDENİYLE MANEVİ TAZMİNAT
- TRAFİK KAZASI SONRASINDA YARALININ ACİL OLARAK KALDIRILDIĞI ÖZEL HASTANE, GERÇEKLEŞTİRDİĞİ TÜM İŞLEMLER İÇİN YARALIDAN YA DA AİLESİNDEN BEDEL TALEBİNDE BULUNABİLİR Mİ? (RÖPORTAJ)
- TEK TARAFLI TAM KUSURLU OLARAK GERÇEKLEŞEN TRAFİK KAZALARINDA, MÜTEVEFFANIN DESTEKTE BULUNDUĞU KİŞİLER, ARACIN SİGORTACISINDAN TAZMİNAT TALEBİNDE BULUNABİLİR Mİ? (RÖPORTAJ)
- TAZMİNAT DAVALARI HAKKINDA YAPILAN DÜZENLEMELER NELERDİR? (RÖPORTAJ)
- ZORUNLU TRAFİK SİGORTASI BULUNMAYAN KUSURLU ARACIN NEDEN OLDUĞU ZARARLAR İÇİN HERHANGİ BİR SİGORTA VAR MIDIR? (RÖPORTAJ)
- TRAFİK KAZASI SONRASINDA YARALININ ACİL OLARAK KALDIRILDIĞI ÖZEL HASTANE, GERÇEKLEŞTİRDİĞİ TÜM İŞLEMLER İÇİN YARALIDAN YA DA AİLESİNDEN BEDEL TALEBİNDE BULUNABİLİR Mİ? (RÖPORTAJ)
- TRAFİK KAZASINDA VEFAT EDEN KİŞİNİN MİRASÇILARININ MİRASI REDDETMESİNİN DESTEKTEN YOKSUNLUK TAZMİNATINA HERHANGİ BİR ETKİSİ OLUR MU? (RÖPORTAJ)
- CEZA DAVASINDA ŞİKAYETTEN VAZGEÇMEK, HUKUK DAVASINDA TAZMİNAT HAKLARINDAN FERAGAT ETMEK ANLAMINA GELİR Mİ? (RÖPORTAJ)
- TRAFİK KAZASINDA ÇOCUKLARINI KAYBEDEN ANNE/BABA, DESTEKTEN YOKSUNLUK MADDİ TAZMİNATI TALEBİNDE BULUNABİLİR Mİ? (RÖPORTAJ)
- TRAFİK KAZALARINDA, SİGORTACILARIN SORUMLULUĞU NE KADARDIR VE NELERİ KAPSAMAKTADIR? (RÖPORTAJ)
- SİGORTACILAR HANGİ DURUMDA RÜCU EDEBİLİRLER? (RÖPORTAJ)
- TRAFİK KAZALARINDAN KAYNAKLI TAZMİNAT DAVALARINDA ZAMAN AŞIMI VAR MIDIR? (RÖPORTAJ)
- AYNI ARAÇTA BULUNUP, BULUNDUKLARI ARACIN SÜRÜCÜSÜ TAM KUSURLU İSE, YARALANAN KİŞİ YA DA VEFAT EDEN KİŞİNİN YAKINLARI, BULUNDUKLARI ARACIN SİGORTACISINDAN TAZMİNAT TALEBİNDE BULUNUR İSE, SİGORTA ŞİRKETİ ARAÇ SAHİBİNE RÜCU EDER Mİ?
İLETİŞİM DETAYLARI
- BARBAROS MAH. OYMAK CAD. KASR-I SUMER APT. NO:14 KAT:1/3 Kocasinan, KAYSERİ
- TEL : +90 352 233 86 85
- FAKS : +90 352 233 86 85
- ulkehukukburosu@gmail.com
- iletisim@ulkehukuk.org
- İletişim Formu